...sonra kedi, yavrularını tek tek taşıdı hazırladığım yuvaya.Dört yavruyu tek tek, onbeş dakikalık aralarla yuvaya taşıdı.Herbirinin güvende olduğunu kontrol ederek ve gözlerime bakarak; “evet sana güveniyorum” der gibiydi..Dört yavru yuvaya güven içinde yerleşmişti o sabah...
.....
-Siz yazar mısınız hanfendi ?
.
Günlerdir takipte olan garson sonunda beni bahçenin en uzak masasında kıstırmış, o soruyu sormuştu bir cesaretle.”Yazar mısınız ?” .Yazarım;çok güzel kurgular, hayallerimi çok güzel okuturum istesem..Ama yapmıyorum.Şu elimdeki küçük not defterine kimbilir neler yazıyorum değil mi?Asla kimsenin okuyamayacağı ve sizin hep merak edeceginiz şeyler garson bey.Hakkımda bileceğiniz tek şey ; sabahları bir poğaça ve iki bardak şekersiz çay ile kahvaltı yaptığımdan fazlası olamayacak ne yazık ki..
Aslında, anlatsam garsona; öykümü,içimdekileri,dört yıl önceki kediyi,dün geceyi, Lordumu,şatosunu..İçimdekileri şuracıkta döküversem..Orucu bozulur mu?Sorduğuna pişman olur mu; yazar mıyım,yazmaz mıyım ..Bilmem ki ; denemeden bilinmez..
En azından o, cesaret gösterip bana sordu ; merak, kötü birşey mi, iyi mi bilmiyorum bazen.Ama bu masumca bir merakın sonucu bile olsa; sorgulanmayı sevmiyorum en rahat anımda.
..Poğaçanın iç kısmındaki kaşar peyniri kedi ile paylaşıldı.Zaten kediyi de o yüzden anlatmaya başlamıştım size; gözlerime bakan genç kedi yüzünden..
Ona da başka bir sabah devam ederim Lordum..Pelerinime sarındım şimdi; birazdan karşıdaki tepenin yamacından, uygun bir rüzgar bulunca kendimi bırakacağım size doğru.Birkaç güne kalmaz yanınızda olurum;zira uzun bir yolculuk olacak Kuzey rüzgarlarının peşisıra.
Perdelerinizi açıyorum;siz de uyanın artık Lordum.Bakın herkes günü karşılıyor bir şekilde;
Günaydın kedi,
Günaydın bay garson
...günaydın Lordum ..