Beni sevdiğini asla bilemeyeceğim.Azad ediyorum seni o yüzden. Bir uçurtma kuyruğu uzatıyorum sana ellerim kadar yakın; uç uçabildiğin kadar özgürlüğüne diye..
Ne tuhaf; “Adalarıma İyi Bak”’ı yazmaya başladığımda sen vardın hayatımda.Yakınlardaydın, seni görüyordum, duyuyordum..Ulaşabiliyordum sana.Oysa yalnız insandı hiç bir yere ulaşmayan sana göre..Ama ben,menzilini sana göre ayarlayabiliyordum daktilomun attığı harflerin.Çoğu adalara denk geliyordu ; ıssız,uzak ama orada olan adalara..
Şimdi yoksun biliyorum.Güneşli bir koyun koynunda,bir Pazartesi'de , henüz sabah çayını yudumlarken düşlüyorum seni; belki düşlerimdeki gibisindir, aslında hiç olmadığın karşı adaların kıyısında..
Tüm bunlardan öte uzakları düşlesem de ötedesin artık ; adı üzerinde adalar senin..Onlara bakmak bana düşmüştü; zaman,tüm acımasızlığı ile geçti; deniz dalgalandı, fenerler söndü gitti..Birkaç tekne çarptı şamandıralara, izlerimiz kayboldu. Ardında bir kaç aç martı, martının ağzında kan, yaralı balıklar bıraktı bizden kalan düşlerde.
Bir dilek tuttum Baobab Ağacı'nın altında, giderken..Lütfen dokunmasın yalnızlığına,her esişinde bu samyelini yüzünde hissettirecek olan varlığım..Sesimi duyurmadan, küreklerimi sana değdirmeden geçip gideyim her gece yanından.Sen duymadan,sana duyurmadan, usulca.
Adalar artık senindir;onları tüm kalbimle sana bırakıp gidebilirim..Olduğum yere, bir kitap ayracının yanına, bir deftere..ya da bir daktilo sayfasına yazıyorum işte..Itırlar yeşerdiğinde ;Nisan her zamankinden daha çok zulmettiğinde şehre..Biri tutar getirir sana elinden bu yazıyı diye...şimdiden..
// Nisan-İzmir