Her yaprağı,düşerken tutuldu
henüz dalından,tazecik.
Her harfi bir buğday tanesi kadar sarı
onca keşmekeş içinde yüzünü anlatan
emekçi defterimin.
şehrimde yorgun yüzün,
okkalı bir sevdayı çağırıyor hüzün..
Yanında isyankar;
sığınıyor yalnızlığına tenimin.
Kehribar renine boyanmış şiirlerinde,
bir başak tanesi kadar uzuyor boyum;
sesimse bir oktav daha inceliyor;
bilesin diye yanında olduğumu
gecenin hamağında okuduğun şiirlerinin.

Hakkımda

Fotoğrafım
"O'na ulaşmak istedim mi ilkin kendi adamlarımın silahlarına takılıp daha öteye gidemiyordum" Franz KAFKA

5 Şubat 2010 Cuma

Erguvanlar açtığında

Orada olmayacağım.

Issız,sakin kıyılarına,

yengeçlerin kollarında saklanan

yavrularına

ve kayalıklarına,

haber salıyorum..

Artık,tüm çıplaklığın baki bende;

uyku arası mahmurluğundaki

huysuzluğun..

Bir daha ne zaman uyanırız bilinmez ki.

zaten çoktan haketmiştik bu uzun uykuyu..

gün sönmüş koynunda denize batarken.

suskunluğuna güveniyorum şimdi ;

çok konuştuğum günlerimi affet

affet ki;

acımasın yanıma aldığım anılarım,

karayazgılı bir şehre giderken ,

tek kollu çocukluğuma..

4 yorum:

  1. merhabalar güzel duygu yüklü paylaşımından dolayı teşekkürler sevgi ve dostlukla...

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim ;size ulaşabildiysem ne mutlu bana

    YanıtlaSil
  3. az konuşmayı tembihlemişler hepimize şimdiye dek. çok konuşunca hep af dileriz. çok konuşmalı oysa.. çok konuşmalı, çok anlatmalı ve sonra da çok yazmalı ki, işte asıl o zaman acımasın yazgımız olan anılarımız...

    YanıtlaSil
  4. çok konuşmak;yazmayı öğretiyor insana;bir süre sonra susmak gerekiyor çünkü..Aslolan;yeterince ve gerektiğinde konuşmaktır belki de ; zamanla öğreniyoruz ;)

    YanıtlaSil