Her yaprağı,düşerken tutuldu
henüz dalından,tazecik.
Her harfi bir buğday tanesi kadar sarı
onca keşmekeş içinde yüzünü anlatan
emekçi defterimin.
şehrimde yorgun yüzün,
okkalı bir sevdayı çağırıyor hüzün..
Yanında isyankar;
sığınıyor yalnızlığına tenimin.
Kehribar renine boyanmış şiirlerinde,
bir başak tanesi kadar uzuyor boyum;
sesimse bir oktav daha inceliyor;
bilesin diye yanında olduğumu
gecenin hamağında okuduğun şiirlerinin.

Hakkımda

Fotoğrafım
"O'na ulaşmak istedim mi ilkin kendi adamlarımın silahlarına takılıp daha öteye gidemiyordum" Franz KAFKA

12 Ocak 2010 Salı

kuru olmayan gürültü

Sesi,kulaklarımı tırmalıyor;tüm cephanesi ile sabah gürültüsü üzerime saldırdı az önce.Çayımı içip kalkacağım halbuki oturduğum bu sandalyeden az sonra.Biraz daha sabretseydi, gidiyordum zaten.Sadece kafamı şişiriyor;ki zaten kafam önceden beri şişmiş durumda.Bilmiyor ki kafam çoktan patladı.
Neyse;sanırım birazcık sustu,birazcık da olsa seni düşünüp,seni düşleyip şurada sakin,sessiz oturabilirim.Sana yazabilirim.Bunu yapmak bu kadar zor olmasa gerek.Buna izin vermeli aslında.Çünkü;şu anda burada,bunları yazıyor olmam gerekiyor benim de.Aksi halde kafam patlayacak yine.Yine parçalarını toparlamak zorunda kalacağın.Bir sürü iş şimdi.Başa dön tekrar..
Yaptığın bunca gürültüye ve sabaha sabah o iğrenç monoton tondaki sesine rağmen seni affedebilirim.Bunu yapmak istemiyorum aslında.Gelip buraya oturduğumda,oturmaya karar verdiğimde senin varlığından bile haberim yoktu.Olsa,yakınından bile geçmezdim.Sabah enerjimi ,tüm konsantrasyonumu,yediğim poğaçanın tadını,çayın demini..Sabah dair her şeyi sabote ettin,alıp götürdün bir anda..Sesinin o gıcırtılı tınısını duyduğum anda;gitti,bitti,bir daha geri gelmeyecek bir kaçışla,kaçtı benden sabahım.Biliyorum;bu tedirgin edici ve huzurumu bozan ses tonuna tekrar tölerans göstermeyecektir.O ,gitti artık..
Kısa tutmalı o halde yazıyı.Tüm bunları yazmak için oturmadım aslında buraya,bu masa yazı yazmaya bile evlerişli değilken;ben tüm bu kaşık şıkırtıları arasında sana sesimi duyurmaya çalışıyorum.Sadece bir “günaydın” içindi bunca lakırdı..
Anladım ki;bir bardak çayın en az birbuçuk kesmeşeker ile içildiği memleketimde,bu sabah sükun bulmak imkansızdır artık..Kaşık sesleri,bardakta çıkardığı o ritimli,rahatsız edici gürültü..Evet,tüm bunların özeti;gürültü.
Vaktim daralıyor.Birazdan,sessiz ancak kendi içinde ne canavarlar saklayan bir odada dokuz saatliğine seni unutacağım.Beynimin sen kısmı belki de iletişime kapanacak.
Seni özleyeceğim için,günaydın sonrası umut dolu bir "merhaba" demek istiyorum şimdiden.
Vakit de dolmuş..
Nedense hala konuşmaya devam eden bir çenesi düşük ile sabahı paylaşmak zorundayım satıra nokta ararken.Sanırım nokta tek çözüm.Tek atımlık kurşun gibi;son noktamı da atıyorum.Hedef çaybardağı,belki seker de asıl gürültü kaynağı olan beyinlere gider bu noktam..Nokta noktam..
Ona nokta,sana devam..

Güzel bir gün dileği ile..
12 Ocak 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder