Her yaprağı,düşerken tutuldu
henüz dalından,tazecik.
Her harfi bir buğday tanesi kadar sarı
onca keşmekeş içinde yüzünü anlatan
emekçi defterimin.
şehrimde yorgun yüzün,
okkalı bir sevdayı çağırıyor hüzün..
Yanında isyankar;
sığınıyor yalnızlığına tenimin.
Kehribar renine boyanmış şiirlerinde,
bir başak tanesi kadar uzuyor boyum;
sesimse bir oktav daha inceliyor;
bilesin diye yanında olduğumu
gecenin hamağında okuduğun şiirlerinin.

Hakkımda

Fotoğrafım
"O'na ulaşmak istedim mi ilkin kendi adamlarımın silahlarına takılıp daha öteye gidemiyordum" Franz KAFKA

21 Ocak 2010 Perşembe

oyun zamanı

Zaman azalırken, bu bankın üzerinde
ahşap tenli dokunuşlar ile irkiliyorum..
Sensiz,
çoğu kez bizsiz ,
bir hayatın sonra ermesi kadar
canımı yakıyor gidişin..
Ardına bakmadan,
dönmeye cesaretsiz ve umursamaz..
İçimdeki öfkeyi bastıramadığım
aynı akşamlardan kalma bu satırlarımı sana,
sensiz geçecek nice güne ve
o ağrılı yaralarıma yazıyorum;
şifa niyetine ..

Bir oyundu oynadığımız;
kuralsızlıklarla oyunluktan çıkmış,
perdesi eski,
tenin pürüzlerini ortaya çıkaran
dürüst bir oyun..
ve sen oyun arkadaşım..
Ne bundan sonrası olacak bu oyundan bize kalan,
ne de öncemiz olacak anımsanan..
Söylediğimiz her söz,baktığımız her renk,
aldığımız her alkış,
kalbimize bir delik daha açacak.

Ten yarılsa da
yaralansa da artık;
çatlaklarından sızan zamansız ağırlık
bu sahneyi karartacak..

Sonbahar//İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder