Her yaprağı,düşerken tutuldu
henüz dalından,tazecik.
Her harfi bir buğday tanesi kadar sarı
onca keşmekeş içinde yüzünü anlatan
emekçi defterimin.
şehrimde yorgun yüzün,
okkalı bir sevdayı çağırıyor hüzün..
Yanında isyankar;
sığınıyor yalnızlığına tenimin.
Kehribar renine boyanmış şiirlerinde,
bir başak tanesi kadar uzuyor boyum;
sesimse bir oktav daha inceliyor;
bilesin diye yanında olduğumu
gecenin hamağında okuduğun şiirlerinin.

Hakkımda

Fotoğrafım
"O'na ulaşmak istedim mi ilkin kendi adamlarımın silahlarına takılıp daha öteye gidemiyordum" Franz KAFKA

28 Ocak 2010 Perşembe

sis

Sis,tüm ayıplarımızı örtecekti buluşmak için seçtiğimiz günün sonunda.Islandıkça neminden;soyunacaktık.Utanacak bir şeyimiz olmayacaktı;çırılçıplak kalana dek konuşacaktık nasıl olsa.Eteğimizi sıyırıp;mahrem anlarımızın sakıncası ile içimizi dökecektik .On beş yılın özlemiyle,on beş yılın dolmuşluğu ve hapsolduğumuz suskunluğumuz ile..Nasıl olsa sis, paravan olacaktı yüzlerimiz arasında birbirimizi tanıyamayacağımız bir buluşma öncesi..
Buluştuğumuz nokta,bir basamak olacaktı sen ve ben için.Henüz “biz” i oluşturamadığımız ağırlığın hissi ile bir buluşma olacaktı bu..Eğer sen gelseydin;ben gitmeseydim..Geyikler çoğalmasaydı,aslan kükreyip,balık ağaca çıkmasaydı ..dı..dı.dıı
Buluşma olacaktı adı;kör bir noktada durduğumuz ve birbirimizi göremediğimiz o “an” ın adı..
Sisin bahanesi de iklimin kırgınlığıydı belki paravan olmaktan kaçarken sessizliğimize..

Sonbahar//ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder